ABD Yüksek Mahkemesi, eski Başkan Donald Trump’ın göçmenlerin yasal statülerini değiştirme yetkisini onayladığı bir karara imza attı. Bu karar, göçmenlik politikaları açısından tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Yüksek Mahkeme’nin 6-3 oyla aldığı bu karar, Trump yönetiminin göçmenlik konusundaki tartışmalı uygulamalarını yeniden gündeme getirirken, mevcut hükümeti de zor bir dönemeçte bırakmış durumda. Özellikle DACA (Deferred Action for Childhood Arrivals) programı gibi programlar için endişeler artarken, bu durum hem göçmenler hem de toplum üzerinde büyük bir etkide bulunabilir. İşte Yüksek Mahkeme’nin kararının detayları ve yankıları.
Yüksek Mahkeme’nin aldığı bu karar, göçmenlik konusundaki mevcut politikaların yeniden gözden geçirilmesine yol açacak gibi görünüyor. Trump yönetimi döneminde yürürlüğe giren ve hukuki anlamda tartışmalara neden olan göçmenlik uygulamaları, özellikle Meksika sınırından ABD’ye geçmek isteyen göçmenler için sertleştirilmişti. Mahkeme, Trump’ın geçmişte uyguladığı politikalara atıfta bulunarak, göçmenlerin yasal durumlarının değiştirilmesine olanak tanıyan bir oy verirken, bu durum bazı kesimlerde endişe yarattı.
Göçmen hakları savunucuları, bu kararın özellikle DACA gibi koruma sağlayan programları tehdit ettiğini belirtiyor. DACA, 2012 yılında Obama yönetimi tarafından oluşturulmuş ve genç göçmenlerin sınır dışı edilmesini durdurarak onlara çalışma izni sağlamıştır. Ancak Trump yönetimi, bu programı sona erdirmek istemişti. Yüksek Mahkeme’nin kararı, Trump’ın bu tip uygulamalarını yeniden devreye sokması için bir fırsat yaratabilir. Bu durum, birçok DACA katılımcısının geleceklerini belirsiz bir hale sokarken, ülke genelinde de geniş çaplı protestoların tekrardan yaşanmasına sebep olabilir.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, yalnızca DACA programını değil, aynı zamanda ABD’nin genel göçmenlik politikalarını da etkileyebilir. Trump yönetimi döneminde uygulamaya konulan birçok göçmenlik yasası ve kuralı, halkın büyük bir kısmı tarafından eleştirilmişti. Bu eleştiriler, yüksek mahkeme’ye yansıyan davalarla birleştiğinde, Yüksek Mahkeme’nin kararının yarattığı içerik, ABD’nin göçmenlikle olan ilişkisinin yeniden şekillenmesine sebep olabilir. Başta Hispanik topluluklar olmak üzere, birçok topluluğun bu durumdan olumsuz etkilenmesi bekleniyor.
Birçok göçmen hakları savunucusu, Yüksek Mahkeme’nin kararının geri alınması için çeşitli hukuk yollarına başvurabileceğini düşünüyor. Ayrıca, bu durum, Biden yönetimini de sıkıştıracak bir durum yaratabilir. Zira, mevcut hükümetin göçmen politikasını değiştirmek ve DACA gibi programları korumak için atacağı adımlar, bu karara yanıt olarak artış gösterebilir. Ancak, Biden yönetiminin bu tür adımları ne kadar etkili olabilecek ve ne tür hukuki engellerle karşılaşacağı belirsizliğini koruyor.
Sonuç olarak, Yüksek Mahkeme’nin kararı, Trump’ın göçmenlere yönelik politikalarını yeniden canlandırma fırsatını doğururken, göçmen hakları savunucuları için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Gelecek dönemde, bu kararın yankılarını ve sosyal etkilerini daha net bir şekilde göreceğimiz aşikâr. Göçmenlik konusundaki belirsizlikler ve toplumsal tartışmalar, ABD’deki siyasi atmosferi de etkileyerek, yaklaşan seçimlerde önemli bir gündem maddesi haline gelebilir.