Gaziantep, Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan tarihi bir şehir olarak, sadece gastronomisiyle değil, aynı zamanda zanaatkarlığıyla da ön planda bir destinasyon olmuştur. Asırlardır varlığını sürdüren geleneksel meslekler, bu kültürel mirasın temsilcileri olarak önemini korumakta, ancak modern hayatın getirdiği zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu yazımızda, Gaziantep’in köklü zanaatlarının, özellikle de 'kebapçılık' gibi simgesel mesleklerin günümüzde nasıl yok olma tehlikesi ile yüzleştiğine ve zanaatkârların bu mirası yaşatma çabalarına yakından bakacağız.
Gaziantep’teki zanaatkarlar, yerel kültürün şekillenmesine ve toplumsal hafızanın güçlenmesine büyük katkılarda bulunan önemli figürlerdir. Şehir, bakır işlemeciliğinden el yapımı çömleklere, dokumacılıktan kebapçılığa kadar birçok zanaati barındırmaktadır. Özellikle kebapçılık, Gaziantep denince akla gelen ilk mesleklerden biridir. Bu sanat, yalnızca yemek yapımında değil, aynı zamanda birçok sosyal etkinlikte ve gündelik yaşamda da önemli bir yer tutmaktadır. Geleneksel kebapçıların, tariflerini ve pişirme tekniklerini nesilden nesile aktarması, şehirdeki gastronomik mirasın korunmasına katkı sağlar.
Ancak, Gaziantep’in köklü meslekleri günümüzde çeşitli tehditlerle karşı karşıya. Küreselleşme, sanayileşme ve teknoloji, geleneksel zanaatların yerini hızlı üretim süreçlerine ve hazır yemelere bıraktığına dair bir eğilim oluşturuyor. Ayrıca, büyük gıda zincirlerinin ve hazır yiyecek üreticilerinin pazara hâkim olması, küçük işletmelerin hayatta kalma mücadelesini zorlaştırıyor. Bu nedenle, birçok zanaatkâr, mesleğinin geleceğinden endişe duymakta.
Gaziantep’te kebapçılık yapan ustalar, yalnızca işlerini korumakla kalmayıp, aynı zamanda bu zanaatı genç nesillere aktarma konusunda da çaba göstermektedir. Yerel okullarda düzenlenen atölyeler, üniversitelerde açılan gastronomi bölümleri, gençlerin bu alana yönelmelerini sağlamakta. Ustalar, kendi işletmelerinde çıraklık sistemini yeniden uygulayarak, geleneksel bilgiyi ve beceriyi genç nesillere aktarmak için elinden geleni yapmaktadır.
Sonuç olarak, Gaziantep’in asırlık meslekleri, kültürel bir mirasın ötesine geçerek, şehrin kimliğinin belirleyici unsurları arasında yer alıyor. Ancak bu değerli zanaatların korunması için, sadece zanaatkarların değil, aynı zamanda toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerekmektedir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın da desteğiyle, Gaziantep’in köklü zanaatlarının gelecek nesillere aktarılması ve yok olmaktan kurtarılması mümkün olacaktır. Unutulmamalıdır ki, bir şehir ne kadar köklü ve zengin bir kültüre sahip olursa, o kadar güçlü ve özgün bir kimliğe sahip olur.