Filistinli doktor İzzet Neccar, Gazze'nin yaşanmaz hale gelen sokaklarından hayatta kalan tek çocuğu Selma ile birlikte İtalya’ya ulaştı. Bu zorlu yolculuk, hem fiziken hem de duygusal olarak büyük zorluklar içeriyordu. İtalya, bu aile için yeni bir umut kapısı olurken, savaşın getirdiği travmaların gölgesi üzerlerinde iz bırakmaya devam ediyor. Yaşadıkları koşullar, insanlık adına düşündürücü bir durum sergiliyor. Daha önce birçok defa Gaza'ya yardım gönderme girişimlerinde bulunan İtalya, artık bu ülkenin insanlarına ev sahipliği yapan bir sığınak olma durumuna geldi. Bu gelişme, dünya genelinde dikkat çekti ve binlerce insan için umut ışığı oluşturdu.
Dr. Neccar, yıllardır Gazze'de savaşın ve çatışmaların içinde bir doktor olarak çalışıyordu. Her gün, yaşadığı şehirdeki hastalarına yardım ederken, bir yandan da kendi ailesinin güvenliğini sağlamaya çalışıyordu. Ancak, son dönemde artan çatışmalar ve bombalamalar sonucunda, Neccar'ın eşi ve diğer çocukları hayatını kaybetti. Ailesinin uğradığı bu trajedi, Neccar'ı hayatta kalan tek çocuğu Selma ile birlikte yeni bir yaşam arayışına yönlendirdi. İtalya’ya yapmakta oldukları bu tehlikeli yolculuk, sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da onları derinden etkiliyordu. Gazze'deki zorluklarından kaçan Neccar ve Selma, yaşadıkları tüm travmalarla başa çıkmaya çalıştıkları sırada, nihayet Avrupa topraklarına adım atmış oldular.
İtalya’ya vardıklarında, Neccar ve Selma'yı sıcak bir karşılama bekliyordu. İtalyan halkı, Dr. Neccar’a ve küçük Selma’ya yardım etmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. Ülkenin çeşitli dernekleri ve STK'ları, bu aileyi karşılamak ve ihtiyaç duydukları her konuda destek sağlamak için seferber olmuştu. İtalya'da onlara tahsis edilen geçici bir barınak, Neccar’a ve Selma’ya daha iyi bir yaşam sunma umudu doğurdu. Dr. Neccar, İtalya’daki doktorluk kariyerine başlama hayalleri kurarken, Selma için burada yeni bir eğitim hayatı başlamış oldu. Ancak, gazete manşetlerinde ve sosyal medyada bu ailenin hikayesinin yankıları sürerken, savaşın yarattığı acılar asla unutulmayacaktı.
İtalya cephesindeki değişim, yalnızca Neccar ailesi için değil, savaş mağdurları ve insani yardım konusunda duyarlı olanlar için de bir uyanış anlamına geliyor. Yaşanan krizlerin sona ermesi, tüm ülkelerde benzer durumların tekrarlanmaması adına bir bağışıklık geliştirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Neccar ailesinin umut yolculuğu, aynı zamanda kurumsal ve bireysel yardımların sağlanması gerektiğini hatırlatan bir duyuru niteliğinde. Onların hikayesi, dünya halklarının bu tür trajedilere karşı duyarsız kalmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Dr. Neccar’ın hayatta kalmaları için verdiği mücadele, Türkiye dahil birçok ülkede geniş yankı buldu. İnsanlar, sosyal medya üzerinden ‘#NeccarAilesi’ kampanyaları başlatarak desteklerini ifade etti. Bu krizin ve savaşın yarattığı acılar, bu aileyi ve benzer durumdaki insanları yalnız bırakmayacak kadar geniş bir toplumsal birliktelik oluşturdu.
Başta İtalya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesi, savaş mağdurlarına yardımcı olmak için çeşitli projeler geliştirmeye başladı. Bu durum, uluslararası dayanışmanın önemine vurgu yaparken, savaş mağduru insanların karşı karşıya kaldığı zor şartlara dikkat çekiyor. Dr. Neccar ve Selma'nın hikayesi, savaşların geride bıraktığı izlerin yalnızca fiziksel değil, ruhsal travmalara da nasıl dönüşebileceğini gösteriyor. Fakat aynı zamanda, insani yardımın ve sosyal dayanışmanın bu tür trajedilerin üstesinden gelinmesinde ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Filistinli doktor Neccar ve hayatta kalan son çocuğu Selma, acılarla dolu bir yolculuğun ardından İtalya’da yeni bir başlangıç yapma ümidiyle mücadele ediyor. Kendi hayatta kalma savaşlarını verirken, diğer insanlara ilham vermeye devam ediyorlar. Gazze’deki çatışmalar ve savaşın yarattığı travmalar unutulmayacak olsa da, bu tür umut dolu hikayeler, insanoğlunun dayanma gücünün bir sembolü olarak kalmaya devam edecek.