Her yıl olduğu gibi bu bayramda da insanlar sevdikleriyle bir araya gelirken, yaşanan bir trajedi, mutluluğun yerini derin bir yasa bıraktı. Dilan, bayramın ilk gününde, ne yazık ki eşi tarafından katledildi. Bu olay, sadece ailesini değil, tüm toplumu derinden sarsarken, kadına yönelik şiddetin ne boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Dilan ve eşi, kaydettikleri mutlu anlarla sosyal medya hesaplarını süsleyen bir çift olarak tanınıyordu. Aile ve dostları, bu mutlu ve sevgi dolu tablonun arkasında neler olduğunu bilmiyorlardı. Dilan'ın eşi, bayram gününde yaşanan talihsiz bir olayla birlikte karanlık bir yüze dönüşmüş, Dilan'ı tanınmaz hale getirmişti. Olayın detayları, ne yazık ki hayatının kaybedilmesine yol açan büyük bir birikimin sinyalini veriyordu.
Bayramın ilk sabahı, ailesinin gözünde bir kenarda duran Dilan, tüm geleneklere uygun olarak evde hazırlık yapıyordu. Ancak, o gün eşiyle arasında çıkan tartışma, akıl almaz bir boyuta ulaştı. Konu, Dilan’ın ailesiyle geçirdiği zamanın kıskanılmasıyla başladı ve olaylar giderek kötüleşti. Kısa sürede bir tartışma, fiziki bir şiddete dönüştü ve Dilan, kocası tarafından ağır yaralandı. Ambulans çağrılmış olsa da, müdahale için çok geçti ve Dilan hayatını kaybetti.
Dilan’ın ölümü, sadece acılı bir ailenin kaybı değil, toplumsal bir yara olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de son yıllarda artan kadına yönelik şiddet olayı, bir kez daha herkesin önüne çarpıcı bir gerçek olarak çıktı. Toplumun hemen her kesimi, Dilan’ın ölümüne tepki göstererek, duruma karşı duyarlılıklarını ifade etti. Sosyal medyada da bu konuyla ilgili yüzlerce paylaşım yapıldı ve #DilanıUnutma etiketi altında birçok insan, kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Dilan’ın ölümü, yalnızca bir kişiyi değil, toplumun vicdanını da yaralamıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede siyasi yetkililerin üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri ve sosyokültürel değişim için adım atmaları gerekmektedir. Eğitim sisteminde verilen eğitimlerin güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetle ilgili farkındalık yaratılması açısından son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki, her Dilan, potansiyel bir eyleme geçmeyi bekleyen bir ses ve umut demektir.
Bu tür olayların önüne geçmek için cesur seslerin çıkması ve toplumsal bir farkındalık oluşturulması şarttır. Kadınların haklarının savunulması, bu tür trajedilerin yaşanmaması için hayati bir önem taşımaktadır. Dilan gibi hayatını kaybeden kadınların isimlerinin asla unutulmaması, bu mücadelede atılacak en önemli adımlardan biridir. Her bireyin bu konuda birer savunucu olması gerekmektedir. Birlikte durup, Dilan’ın hikâyesini ve diğer kayıplarımızı yalnızca birer istatistik olarak değil, birer insan olarak anmalıyız.
Sonuç olarak, Dilan, hayatının baharında kaybettiğimiz genç bir kadın olarak karşımızda durmaktadır. Bu trajik olay, toplumun kadınlara olan bakış açısını yeniden sorgulaması ve gerekli adımları atması için bir fırsat olmalıdır. Kadına yönelik şiddet zulmünün sona ermesi ve daha sağlıklı bir toplum oluşturmak için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar bulunmaktadır. Bayramın getirdiği neşe ve mutluluk, Dilan ve onun gibi birçok kadının adalet arayışının ışığında yeniden hayat bulmalıdır.