Hayat, kimi zaman insanları beklenmedik durumlarla karşı karşıya getirirken, kayıplar ve acılar da bu süreçte kaçınılmaz olabiliyor. Bu haberimizde, bir baba ve onun kaybolan çocuğu ile ilgili dramatik bir hikayeye odaklanıyoruz. "Doktora gitti, gelecek diyorum" sözleriyle tanımlanan bu acılı babanın durumu, toplumsal bir yaraya parmak basarken, umut ve bekleyişin ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dört ay önce, 10 yaşındaki oğlu Enes, okula gitmek üzere evden çıkmıştı. O günden beri kendisinden haber alınamıyor. Enes’in kaybolduğu gün, hava güneşliydi ve herkes gibi o da mutlu bir güne uyanmıştı. Fakat hayat, o günden sonra bir daha asla aynı olmayacaktı. Oğlunun kaybolmasının üzerinden geçen her saniye, babası Hasan için içindeki derin yarayı açmaya devam ediyor. Enes’in kaybolduğu günle ilgili olarak, “Doktor randevusu almıştık. Ben de işten çıkıp onu almaya gidecektim. Ama olmadı. Hala dönmedi. 'Gelecek' diye umut etmekten başka çarem yok" diyor.
Çocuğunun kaybolduğu gün, Hasan’ın hayatındaki en karanlık anlardan biri olmuştu. Acılı baba, o anı şöyle hatırlatıyor: "Bütün gün gözümüz yolda geçti. Kendi kendime 'Enes dönecek, eve gelecek' diye tekrarladım. Ama zaman ilerledikçe belirsizlik beni yutmaya başladı. Oğlumun hayatta olduğuna dair bir umudum var." Karşı karşıya kaldığı bu acı durum, yalnızca Hasan’ı değil, tüm ailesini ve çevresindekileri derinden etkiledi.
Hasan, o günden bu yana sadece kaybolmuş çocuğu için değil, aynı zamanda herkesin yaşadığı kayıplar ve mücadeleler üzerine de düşünmeye başladı. Ailesi, komşuları ve dostları, Enes’in bulunması için seferber oldu. Sosyal medya üzerinden başlatılan kampanyalar ile birlikte, en çok duyulan ses, “Enes’i bulalım!” oldu. Bu süreçte, toplumun hassasiyetinin bir yansıması olarak bir araya gelen insanlar, kaybolmuş çocuklara duyulan ivmeyi pekiştirerek dayanışmanın ne denli önemli olduğunu gösterdi.
Hasan, yaşadığı duygusal zorlukları paylaşarak kamuoyuna, üzüm üzüm üzülen bir geçit olarak hissettiklerini dile getiriyor: “Bu kayboluş sadece benim değil, toplumda duyulan bir acı. Enes’in başına ne geldiyse, bunu bilmeliyiz. Çünkü her kaybolan çocuk, bir babanın yüreğini dağlar. Her bir kayıp, kaybolmuş bir umut demek.” Ayrıca, yaşanan bu durum sonrası diğer ailelere de seslenerek, “Lütfen çocuklarınızı kaybetmemek için daha dikkatli olun. Onlar bizim en değerli varlıklarımız” mesajını paylaşıyor.
Gün geçtikçe kaybolmuş çocukların yerini bulmak için yürütülen araştırmalar da devam ediyor. Emniyet güçleri ve sivil toplum kuruluşları, bu süreçte Hasan’ın söylediklerini doğrulayarak, her çocuğun hayatının önemli olduğunu ve her bir kaybın kendine özgü bir hikayesi olduğunu vurguluyor. Ayrıca, her kaybolan çocuk için yapılan çalışmalar, yalnızca o aile için değil, tüm toplum için kritik bir öneme sahip. Çünkü her çocuğun kaybolması, geleceğimizi kaybetme riski demektir.
Hasan’ın hikayesi, henüz çözülmemiş tüm kayboluşların bir sembolü haline geldi. Oğlunu beklerken sahip olduğu umut dolu duruş, her gün biraz daha güçleniyor. “Bilmiyorum nerede ama ben hala umutluyum. Doktora gitti demek, belki bir gün geri dönecek demektir” sözleriyle bu duruşunu daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Umut, belirsizlik içindeki en güçlü motivasyon kaynağı. Tıpkı Hasan’ın durumunda olduğu gibi, her baba ve aile, çocuklarına duydukları sevgi ve özlemle, umudun peşinden sürüklenmeyi sürdürüyor.
Hasan’ın hikayesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bir kaybın ardından toparlanma süreci ve umudun kaybolmaması gerektiği konusundaki bu içten paylaşımlar, yalnızca bir ailenin değil, toplumun da en derin yaralarından birini sarma çabası olarak kalacak. Bu boşlukların doldurulması için sadece ailelerin değil, toplumun her kesiminin desteği gerektiği unutulmamalı. Herkes, bu tür durumlarla karşı karşıya kaldığında dayanışma içinde olmalıdır.