Türkiye, geçtiğimiz haftalarda yaşanan dehşet verici bir cinayetle sarsıldı. 5 yaşındaki Melike'nin işkence edilerek öldürülmesi ve ardından göle atılması, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Olayın ardından tutuklanan babası ve üvey annesi, ilk kez hakim karşısına çıktı ve duruşmada ortaya çıkan detaylar, hem mahkeme salonundaki izleyicileri hem de tüm ülkeyi derinden etkiledi. Bu olaya dair yapılan haberler, aile içindeki şiddetin boyutunu gözler önüne sererken, çocukların maruz kaldığı istismarların son bulması adına toplumda bir farkındalık yaratma çabalarını arttırdı.
Duruşmanın başlamasıyla birlikte, baba ve üvey anne, Melike'nin ölümüne dair kendilerine yöneltilen suçlamaları reddetti. Ancak mahkeme sırasında yapılan ifadeler ve sunulan deliller, durumun aksini gösterir nitelikteydi. Mahkeme sanıkların savunmalarını dinlerken, genç kızın yaşadığı şiddetin boyutları da yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Gerek polis raporları gerekse tanık ifadeleri, Melike'nin uzun bir süre boyunca fiziksel ve psikolojik istismara maruz kaldığını ortaya koydu. Olayın ardından yapılan araştırmalarda, bu tür vakaların aile içindeki şiddetin gizli bir yüzü olduğunu ve sıklıkla göz ardı edildiğini gösteriyor.
Melike'nin trajik ölümü, birçok insanı derinden yaraladı ve sosyal medyada büyük bir infiale yol açtı. Herkesin ortak paydası, bu tür olayların mutlaka cezalandırılması ve benzer vakaların önlenmesi gerektiği yönünde. Aile içi şiddet ve çocuk istismarı konuları, toplumda yıllardır tartışılmakta olan hassas konulardır ve Melike'nin durumu, bu konulara olan ilgiyi artırdı. Paletini çeken yasaların yeniden gözden geçirilmesi ve toplumda daha fazla farkındalık yaratılması gerektiğine dair çağrılar, kamuoyunun bir parçası haline geldi.
Mahkeme, duruşmanın ardından sanıklara yönelik ceza taleplerini değerlendirecek. Ancak bu olayın derin etkileri, sadece yargı süreciyle sınırlı kalmayacak. Melike'nin hikayesi, toplumda köklü değişimlere sebep olma potansiyeline sahip. Çocukların güvenliğini sağlamak için alınacak ek önlemlerle birlikte, bu tür trajik olayların bir daha yaşanmaması adına güçlü adımlar atılması gerektiği aşikar. Gözler, duruşmanın sonraki aşamalarında ve Melike'nin aleyhine tanıklık yapanların ifadelerinde olacak.
Olayın arka planı ve Melike’nin yaşamı, pek çok aile için bir uyanış çağrısı niteliği taşımakta. Çocukların, aile içinde olduğu gibi, dışarıda da güvenli alanlarda büyümesi gerektiği gerçeği bir kere daha ön plana çıkıyor. Bu acı olayın bir daha yaşanmaması için yalnızca yargının değil, aynı zamanda tüm toplumun elini taşın altına koyma zamanı geldi. Adaletin yerini bulması temennisiyle, Melike’nin ruhu önünde saygı ile eğiliyoruz.